SOL VE SAĞ
- Kent Siyaset
- 6 Nis 2019
- 2 dakikada okunur
Solun ve sağın ilişkileri ve tabansal kıskaçları
Günümüz Türkiye’sinde siyaseti iki kurup arasında salınımlar sergiliyor. Bir tarafında kendini sol olarak tanımlayan ve ucu freksiyona varan kesim. Diğer tarafta ise kendini sağcı olarak ifade eden milliyetçiliğe, dindarlığa ve tarikatlara kadar gidiyor.
Siyaset üretiminin bu kutuplar arasında gezinmesi alternatifsizler arasında kendi içinde geniş bir yelpazeye sahip olduğunu gösteriyor. Yani sağında solunda kendi içinde ayrı ayrı akımları ve modelleri vardır.
Solun özgürlükler, haklar ve adaletle eşitliği talep ederken, sağın serbest piyasa, liberal yaklaşımlar ve merkeziyetcilik yaklaşımları öndedir.
Solun örgütlenme modeli ekonomik yapısı itibari ile adaleti kavramsal öneme kavuşturur. Pratikte bu düşüncesini meslek örgütleri, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, üniversiteler ve çeşitli uluslararası vakıflar üzerinden perspektif sergileyerek yapar. Solun merkeze yakın olan partileri genel anlamda bu yapıların bileşenlerini temsil etmeye çalışarak ülke siyasetine yön vermeye çalışır. Bu siyaseti haklar ve özgürlükler üzerin kurmaya çalışan bir parti için oldukça zordur. Çünkü her bileşen kendi sorunsalını çözüme kavuşturursan siyasi modelini önerir. Yerleşik kültür modelini de ekleyince süreci yönetmek oldukça zordur. Katılımcı siyasetin sorunsala o geniştir. Çözüm bu nedenle çok daha zordur. Kimi zaman siyaset üretmeye zaman ve enerji yetmeye bilir. İç çekişmeler, iç hiyerarşide önemli statüler elde etmek ve önemli rolleri elimde bulundurmak parti içi süreçlerin ve parti içi örgütsel hiyerarşileri konumlandırmak açısından zordur.
Ülkemizde solun en sancılı tarafı toplumun sosyolojik ve demografik yapısının, ekonomik yapısının solun örgütlenmesi için yeterli alan yaratmamasıdır. Yaklaşıkm yüzyıl önce devrimleri ardı ardına yaşayan; toplumun adeta bir devrim niteliğinde değişime uğratılması, yasamadan yürütmeye varan devletleşme alanında yenilikler ve kültürel değişimler ve düzenlemeler yapıldı. Dilden, alfabeye varan yapısal ve kültürel değişiklikler yapıldı bunca fazla değişiklik on yılda hiç bir toplumda yapılmamıştır. Kansız ve geniş tabanlı bir uzlaşı ile yapıldı.
Gelinen nokta geriye doğru gidildiğinin görülmesini sağlamıştır. Değerler üzerine yapılacak siyaset kimlikler üzerinde yapılmaya başlanmıştır.
Solun dinamikleri emek eksenli, sivil toplum kurumları, hak tabanlı sendikalar, meslek odaları, üniversite ve vakıflardır. Modern toplum sosyolojisi bu alanda katılımcılığı ve şeffaflığı destekleyen bir yapıdır ve doğru yönlü bir işleyişe işaret etmektedir. Fakat iyi işleyen bir modelleme olursa sağlıklı olacaktır.
Solun katılımcılığının sorunsalı radikalleşme ve uçlara doğru daralan haklar, talepler ve sınıfsal farklılıkların ideolojik alt yapısına yaslanan örgütlenmelerdir. İllegal solun Türkiye tarihinde etkisi oldukça küçüktür. Kendi içinde kısırlaşan tartışmalar ve üretimsizlikten dolayı kentlerde niteliksel bir güce ulaşamamış ve sadece kentsel krizlerde öne çıktıklarını görmekteyiz. Legal solun marjinaliz olduğunu söylemek mümkündür bir zamanlar solun radikal uçlarda yirmiye yakın fraksiyon varken günümüzde sahada azalmıştır. Haklar ve özgürlükler alanında yaşanan sıkıntılar ve daralmalar toplumsal alanda kendini baskın şekilde hissettirdiğinde solun hacmi genişler diye düşünürüz, fakat Türkiye’de baskın olan sağın marjinaline yaklaşımları solun marjinalini baskılarla sindirmiştir. Sağın son son altmış yıldır giderek daralan solun alanını kırsal kentlerde tamamen yönettiğini görebiliyoruz. Altmış yıldır sağlaşan politikalar ve iktidarlar radikal sağın en fazla güçlendiği ve örgütlendiği zamanı yaşıyor. Solu ideolojik altyapısını teoride içselleştirmiş radikal legal sol kentlerin merkezinde marjinalleşirken, artık güç birliği yapmak zorunda kalmıştır.
Solun merkezden uzaklaştıkça marjinalleşen tarafı, sağında merkezden uzaklaştıkça yabancılaşan bir yanı vardır.
Yeliz Özener
Comentários