top of page

TÜRKİYE DEĞİŞİYOR

  • Yazarın fotoğrafı: Kent Siyaset
    Kent Siyaset
  • 6 Nis 2019
  • 3 dakikada okunur

Siyaset bir öngörü işidir. Siyasal söylemler ve politikalar belirlerken toplumun temel ihtiyaçlarına bakmak gerekir. Beklentilerini ve basıncına bakmak gerekir. Asla toplumdan bağımsız bir şey yapılmaz. Toplumdan bağımsız yapılan her girişim veya gelişim sonuca ulaşamaz. Siyaset hem alan yaratır, hemde alan yönetir. Ama yerel yönetimlerin belirlendiği seçimler bize bu konuda belirleyici aktör, kendi çıkarımlarıyla hareket eden iktidar veya oy devşirmeye çalışan muhalefeti yanıltmıştır. Çünkü seçimlerin ve demokrasinin aktörü halktır. Halkı göremeyen iktidar olamaz.


2019 yerel seçimleri iktidarın dilini, söylemlerini ve siyasetinin yolunu allak bullak etti. İktidarın kudreti sarsıldı. Her zamanki halleri ve kendini tüm vasatların sığınma limanı olarak gören o iktidar gücü eriyip gitti. On yedi yıldır yenilmemişti. Kuruluşundan bu güne sarsılmamıştı iktidar. Tüm bileşenleri şaşkındı. O kudretinin yerini sessizlik ve derin bir kaygı aldı.


Balkon konuşması sönüktü. Balkonda bir yalnızlık ve terkedilmişlik ruhu vardı.



Partiler herkesten daha şaşkın.


Ülkemiz için inanılmaz öneme sahip sonuçlar getiren yerel seçim ekonominin ve siyasal yapının fay hatlarını tetiklemiştir. Seçim sonucu bir çok değişkenin yerini ve belirleyiciliğini değiştirdi. Sonuçlar ülkenin; siyaset, sanat, sosyal alışkanlıklarının verilerini değiştirir baskınlıktadır. Özellikle ekonominin siyaset alanını hepten değiştirecek gücü ilk defa çok belirgin olarak ortaya kondu.


Seçimden aylar önce uluslararası güçlere kafa tutarken ve sert mesajlar verirken, ülke içinde derin kaygılara neden olacak söylemler vardı iktidarın dilinde. Amaç kendi seçmenini konsolide etmek, ortağının seçmenine kucak açmak ve milli beka söylemleriyle ülkenin muhafazakar ve milliyetçi seçmenini birbirine aynı kaygılarla yaklaştırmaktı. “Biz bize yeteriz, bizim birliğimiz tüm dünyadan daha değerlidir. Dünya bize düşman. Bizim bizden başka dostumuz yok.” Bu dilin yanında Batı’da Kürtleri tedirgin edecek dilin kullanılması ülkenin gerilmesine neden oldu.


Ortadoğu’nun iktidarı olmayı hayal ederken kendi sınırlarının koruyucu gücüne ekonomik destek aramaya kalkmak ülkenin refah düzeyini daha da aşağı çekecek politikalara girmeye neden oldu. Yükselen gerilimler ülke ekonomisinin sarsılmasına neden oldu. Dışarda ve içerde zayıflamaya neden olan politik gerilmeler arttığında ekonomi frensiz kaldı. Malum üretemeyen ve sadece tüketime dayalı bir ekonomik tarz bağımlı ve prekapitalist dayanakların dış politikada ki zayıflığa hızlı refleks verir.



Köy ve kentleşmeyle başlayan egemen iktidar ekonomidir ve tarihte defalarca kazandığını tekrar kazandı. Siyasallaşma alanında son onyedi yılın galibi ekonomiye tokat atmaya kalktığında koltuğu sarsıldı.


Kendi tarihsel gerçeğini dinamik tutmaya çalışan Kürt’ler, iktidarın dili karşısında bir belirleyiciliğe daha vurgu yaptı; birlikteyiz ve kardeşliğe ihtiyacımız var. Bu söylem Batı’da huzur arayan metropol kültürüne bir sandık kanalı açtı.


İktidar kaybetti

Beka söylemi (Kürt’leri tedirgin eden ifadelerden dolayı) kaybetti

Uluslararası söylemlere baktığımızda “Siyasal İslamın” ekonomik çıkarları kaybetti. Bu bir bakış açısı veya bir tespittir. Onyedi yıllık muhafazakarlaşma süreci miladını tamamladı mı? Artık Ak parti kadar hassas bir CHP var. Aslında seçimi siyasi partiler kaybetti diyebiliriz.


Seçimin iki galibi var; ekonomi baskınlığında bir seçim ve galip ekonomidir. Diğer kazanan ise Kürt’lerin metropolde ki seçmen gücüdür.


Kısaca şöyle söyleyelim ülke ekonomisinin yüzde yetmişini elinde bulunduran 16 büyük şehirden, 14’de galip muhalefet partileri olmuş. Yani ekonomi galip gelmiştir. Diğer galip ise, bu şehirlerde sandığın sonucunu belirleyen Kürt seçmenin yüzde 12 civarında ki oyudur.



Sonuç olarak;


Şimdi... Kürt partilerin dışında ki tüm partilerin kaybettiği bir seçimi sandık sonucuna göre veya logoya göre taksim etmek siyasal iletişim açısından doğru bir tespit olmaz.


Ana muhalefet partisi kendi içinde yeniden yapılanacaktır. Üretim ve emek merkezli bir siyasal alan ortaya koyarak büyümenin değişkenlerini birleştirecektir. Biliyoruz ki; her siyasal değişim beraberinde yeni aşamalara muhatap bir değişkenlik ortamı getirir. Aksi düşünülemez. Değişim halk tarafından dayatılmıştır. Yerel kimliklerin belirlenmesinde büyük tartışmalara gebe kalmış CHP yönetimi kendini başarılı gösteremez. Tam tersi halka şaibeli, tutarsız ve basiretsiz liyakatsiz isimler dayatılmıştır. Fakat toplum baskın hiyerarşiye olan tavrını sandıkta göstermiştir. Bunu iyi görmek gerekir.


Yakın zamanda CHP yönetimi değişkenlerin dayattığı kadroları içinden çıkaracaktır. Çünkü verilmeye dayalı bir baskı vardır. CHP yönetimi buna karşı duramaz.


“İktidar kendi içinde yeni bir kurgu yapacaktır. Kürt’lerle söylem çatışması yerine aynı alanda varolmanın yolunu arayacaktır. Bunun zorunluluğu İstanbul’un el değiştirmesi kaygısıyla gün yüzüne kavuşmuştur.

Dünyanın sayılı büyüklüktedir mega şehri İstanbul, ülkenin ekonomisinin yüzde altmışını sırtlıyor. Nüfusun yüzde yirmisini sırtlıyor. Bu şehir ve tüm liman şehirleri muhalefetin eline geçti bu da ülke ekonomisinin yaklaşık yüzde yetmişi demektir. Şimdi bu ekonomi yeni bir alanlar ve hiyerarşiler bütününü beraberinde getirecektir. Bu ekonomi şimdi muhalefetin emrinde ilerleyecektir. Ne mi olacak? Siyasetin kaderini belirleyen dernekler, vakıflar, cemaatler, feodal yapılar ve benzeri yapılanmaların ekonomik desteği el değiştirdi. Siyasal misyonerlik el değiştiriyor.”


Feride Duyar

Comments


bottom of page